Ekim ayında başlayıp, nisan ayına kadar sürebilen grip ve soğuk algınlığı salgınlarından, doğru beslenme ile korunmak mümkün. Yetersiz ve düzensiz beslenme sonucunda vücudun savunma sistemi güçsüzleşir, gribal hastalıklara yakalanma riski artar, enfeksiyonlar geç iyileşir ve hastalık daha ağır seyreder.
Bütün besin gruplarından, çeşitlilik sağlayarak, olabildiğince renkli meyve ve sebzelerin tüketilmesi, yeterli vitamin, mineral ve temel besinlerin dengeli olarak alınması bağışıklık sistemin güçlendirilmesi açısından önemlidir. Vücudun savunma mekanizmasını güçlü tutabilmek için sağlıklı beslenmede bazı anahtar gerçekler vardır. Yeterli karbonhidrat, protein ve yağın alınması gerekir ve bunlar doğru kaynaklardan seçilmelidir. Doymuş yağ ve rafine şekerden uzak, sağlıklı yaşam tarzı benimsenmelidir. Başta zeytinyağı olmak üzere, imkânlar el veriyorsa Hindistan cevizi yağı ve avokado yağı beslenme alışkanlıklarımızın içinde olmalıdır. Ayrıca bu mevsimlerde, her bütçeye uygun süper antioksidan kaynakları olan, karotenoit deposu havuç ve havuç suyu, nar ve nar suyunu seçeneklerimiz arasında bulundurmalıyız.
Vücut Direncini Artıran Besinler;
1) Soğan ve sarımsak,
Bu iki gıdayı sofranızdan eksik etmeyin, kokusu ile rahatsız ederim diye düşünmeden beslenmenize dahil edin. İçeriğindeki kükürtlü bileşenler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren bu iki besin, aynı zamanda antibakteriyel ve antioksidan etki göstererek hastalıklara karşı korur. Soğan ve sarımsak tüketirken yararlı bileşiklerin kaybolmaması için, çok fazla pişirmemek, özellikle sarımsağı çiğ ve ezilmiş bir şekilde yemek gerekir.
2) Probiyotikler,
Üst solunum yolu enfeksiyonlarını önlemede, yararlı bakteri içeren probiyotik takvilerinin etkili ve güvenilir olduğunu gösteren araştırmalar vardır. Yoğurt ve kefir gibi yararlı bakteri içeren fermente süt ürünleri, bağışıklığı simüle eder, semptomları azaltır ve grip süresini kısaltır. Bu gıdaları yaz kış fark etmeksizin tüketmemiz gerekir.
3) Zencefil ve Zerdeçal kökü,
Zencefil ve zerdeçal sağlık öncüsü olarak son yıllarda dikkat çeken önemli bitkilerdir. Zerdeçalın içindeki kurkuminoitlerin, virüslerin çoğalmasını engellediği çalışmalarla ortaya koyulmuştur. Yemeklerde baharat olarak kullanılabildiği gibi kapsül olarak eczanelerden de temin edilebilir veya karışım çay olarak tüketilebilirler.
4) Turunçgiller
Turunçgil grubu meyveler, C vitamini kaynağı olarak soğuk algınlığı ve gribi önlemek için en iyi bilinen, iyi tanıtılan besinlerdir. Kış sezonunda portakal, mandalina, limon, greyfurt gibi narenciye meyvelerde ve yeşil biber, roka, marul gibi yeşil yapraklı sebzelerde bolca bulunan C vitaminini yeterli miktarda almak için günde 2 porsiyon sebze ve 2-3 porsiyon meyve beslenme programına eklenmelidir.
5) Kuruyemişler
Kuruyemişler içerdikleri faydalı yağ asitleri, düşük glisemik indeksi ile sağlıklı beslenmenin olmazsa olmazı. Magnezyum, çinko, bakır, E vitamini, kalsiyum ve folat açısından oldukça değerli kaynaklar kuruyemişleri, günlük beslenmemize sağlıklı birer atıştırmalık olarak eklemekte fayda var. Fındık, ceviz, badem, antep fıstığı, kaju, kabak çekirdeği ve yer fıstığı karışımından her gün 1 avuç kadar tüketmek bedenimize yapacağımız önemli bir katkı olur. Ayrıca bu yağlı tohumlar hastalıklara karşı korumakla kalmayıp, saç ve cilt sağlığına da iyi geliyor. Ancak kuruyemişler kavrulurken içerdikleri doymamış yağ asitleri trans yağa dönüşmektedir, bunun için dikkat edilmesi gereken nokta çiğ ve kavrulmamış olarak tüketmektir.
6) Propolis
Bilim dünyasında geniş çapta araştırmalara konu olan propolis, çeşitli biyolojik ve farmakolojik özellikler taşımaktadır. Bal arıları tarafından bitkilerden özellikle de çiçek ve tomurcuklardan toplanan Propolis, balmumu, reçine ve fenolik bileşik karışımından oluşan doğal bir arı ürünüdür.
Propolisin immünomodülatör, yani vücut direncini yükseltici, bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi vardır. Aynı zamanda enfeksiyonlara karşı antienflamatuvar ve antimikrobiyal olarak aktivite gösterir. Bu nedenle propolis nadir bulunan, geniş spektrumlu doğal bir antibiyotik olarak onaylanmıştır. Polen alerjisi olan bireyler haricinde, çocuklarda da güvenilir olarak kullanılabilmektedir.
7) Vitamin D
Son kanıtlar, D vitamininin her tip bağışıklık hücresinde önemli rolü olduğunu göstermektedir. British Medical Journal dergisinde yayınlanan bir raporda, solunum yolu enfeksiyonlarını önlemede D vitamini takviyelerinin etkili olduğu gösterilmiştir. Hastalıklara yakalanmamak için kandaki D vitamini seviyeleri kontrol edilmeli, gerekiyorsa uzman eşliğinde takviye kullanılmalıdır. Çünkü D vitamininin asıl kaynağı olan güneşli gün sayısının kış mevsiminde azalması ile birlikte, D vitamini eksikliğini besinlerle yeterli dozda karşılayabilmemiz mümkün olmamaktadır.
Comments